Son dönemlerde Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, jeopolitik denklemlerin hızla değiştiğinin bir göstergesi. Israël Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye'ye yönelik olası bir askeri saldırı için orduya talimat verdi. Savunma Bakanı Yoav Katz’ın da görüş birliği sağladığı bu gelişme, bölgedeki gerginlikleri daha da tırmandırma potansiyeline sahip.
Netanyahu'nun Suriye'ye yönelik saldırı tehdidi, özellikle son aylarda bölgedeki asimetrik çatışmaların artmasıyla birlikte daha da önem kazandı. İsrail, Suriye'nin gelecekteki tehditler oluşturabileceği değerlendirilen gelişmelerini dikkatle takip ediyor. Bu durumu fırsat olarak gören hükümet, ordunun müdahale edebilmesi için gerekli hazırlıkları yapma ihtiyacı hissetti. Bu süreçte, İran ve Hizbullah gibi grupların Suriye topraklarında bulundukları askeri güç ve altyapı, İsrail'in hassas noktaları arasında yer alıyor.
Netanyahu, bu durumu göz önünde bulundurarak, Suriye'ye yönelik herhangi bir saldırının öncelikle bu grupların etkisini azaltma amacını güttüğünü belirtti. Hükümetin aldığı bu riskli karar, uluslararası alanda da büyük yankı uyandıracağa benziyor. Bölgedeki dengeyi değiştirebilecek bu tür askeri adımlar, diğer ülkelerin müdahalesine neden olabilir ve Orta Doğu'daki istikrarsızlık ortamını daha da kötüleştirebilir.
İsrail’in Suriye'ye karşı uygulayabileceği bir askeri güç kullanma stratejisi, bölgedeki diğer devletlerin tepkisini çekebilir. Özellikle, Suriye'nin müttefiki olan Rusya ve İran'ın bu duruma nasıl yaklaşacağı merakla bekleniyor. Analistler, bu tür bir saldırının, sadece bölgedeki gerilimi artırmakla kalmayacağını, aynı zamanda uluslararası kamuoyunca da sert tepkiler alabileceğini düşünüyor.
Suriye hükümeti, böyle bir saldırıya karşılık vereceklerini belirtirken, aynı zamanda Rusya'nın da bu durumu yakından takip edeceği kaydediliyor. Rusya'nın askeri varlığı, Suriye'deki mavi yakalı gruplara dair güvenlik sağlarken, aynı zamanda bir denge unsuru da oluşturuyor. Ancak, İsrail hükümeti, kendi ulusal güvenlik çıkarlarını önceliklendirdiği için, tüm bu olasılıkların gözetilmesine rağmen harekete geçme kararını almış durumda.
Özetle, Netanyahu ve Katz’ın verdiği orduya bu kritik emir, yalnızca bir askeri operasyon hazırlığı değildir. Aynı zamanda, Suriye üzerindeki stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesi adına atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor. Orta Doğu, tarihi bir dönüm noktasına doğru ilerliyor; gözler ise şimdi, uluslararası alanda bu gelişmelere nasıl bir tepki verileceği üzerinde duruyor. Bölgede barış ve istikrarın sağlanabilmesi için tüm tarafların dikkatli davranması gerekiyor. Aksi takdirde, patlak verebilecek yeni bir çatışma, dünya genelinde yankı uyandıracak daha büyük sorunlara yol açabilir.