Son dönemde inşaat sektöründe yaşanan dolandırıcılık vakaları, toplumda büyük bir infial yaratırken, firari müteahhitlerin mahkemeye evrak göndermesi dikkat çekiyor. Bir müteahhit, mahkemeye ilettiği dilekçede, kendisine karşı alınan hükmün kaldırılmasını talep etti. Bu olay, hukuk camiasında merak uyandırırken, müteahhitin kaçış hikayesi ve ardındaki gerçekler de gündeme geldi.
İstanbul merkezli bir inşaat şirketinin sahibi olan Ali Yıldız, 2021 yılında projelerinin finansmanını sağlamak amacıyla birçok kişiden ön ödeme almış, ancak projeleri tamamlayamadan kayıplara karışmıştı. Milyonlarca liralık dolandırıcılıkla suçlanan Yıldız, birçok mağdurun gözünde müteahhitlik mesleğini de lekelemişti. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde müşterilerine sözleşmelere dayanarak konut ve işyeri satışları yapmış olan Yıldız, projeleri tamamlamadan aniden ortadan kaybolmuştu. Yıldız'ın kaybolduğu dönemde, birçok yatırımcı projenin iptal edilmesiyle büyük maddi zarara uğradı. Olayın üzerinden geçen süre zarfında, Yıldız'ın bilinmeyen bir yerde yaşadığı ve mahkemeden uzak durduğu düşünülüyordu.
Firari müteahhit, geçen hafta mahkemeye gönderdiği dilekçede, alınan mahkeme kararının kendisi açısından adil olmadığını savundu. Dilekçesinde, "Tüm süreçleri ve şartları yerine getirdim, ancak mücbir sebeplerden dolayı projeleri tamamlayamadım," ifadelerini kullandı. Yıldız, mahkemenin kendisine verdiği cezanın hatalı bir değerlendirmeye dayandığını ve mağduriyet yaşattığını ileri sürdü. Mahkemenin, müteahhitlik yapma yetkisini elinden alacak kararlar alması konusunda da endişelerini belirtti.
Ali Yıldız, ayrıca dilekçesinde, finansal sıkıntılarının geçici olduğunu ve projelerini yaşamak için yeni bir finansal destek bulmayı umduğunu ifade etti. Bu noktada dikkat çeken bir diğer husus ise, Yıldız'ın sunduğu yeni projelere dair belgeler ile birlikte geri dönüş yapma arzusu taşıması oldu. Ancak, mahkeme devletine yönelik dolandırıcılık suçlamalarıyla ilgili yürütülen soruşturmanın devam ettiğini hatırlatmakta fayda var.
Bu durum, sadece müteahhit için değil, tüm inşaat sektöründeki yatırımcılar için ciddi bir mesaj niteliği taşımakta. Yıldız’ın mahkemeye gönderdiği dilekçenin, aynı zamanda kaçan müteahhitlerin yargıdan nasıl kaçmaya çalıştıklarının bir başka örneği olduğu ifade ediliyor. Üzerine düşen hukuki sorumlulukları yerine getirmeyen birçok firari müteahhit, böyle bir yol izleyerek kendi durumlarını düzeltmeye çalışıyorlar.
Dilekçenin ardından gelen tepkiler ise farklı yönlerden yükseldi. Yatırımcılar, ‘Artık dolandırıcı müteahhitlere inanacak mıyız?’ sorusunu sormaya başladı. Dolandırıcılık mağdurları, Yıldız'ın sunduğu belgeleri ve iddialarını kuşkuyla karşılayarak, ‘Hukuk ne yazık ki bizi korumuyor,’ şeklinde yorumlar yaptı. Yıldız’ın duruşması için belirtilen tarih henüz netleşmemişken, mahkemeden gelecek kararların, dolandırıcılara karşı yürütülen mücadelede nasıl bir yol haritası çizeceği ise belirsiz.
Sonuç olarak, firari müteahhitin dilekçesi, yalnızca kendi durumu için bir talep değil, aynı zamanda Türkiye'deki müteahhitlik sektörünün güvenilirliğine dair kamuoyunda oluşan endişelerin bir yansıması oldu. Böyle sıkıntılar, sektördeki düzenlemelerin ve denetimlerin yeniden gözden geçirilmesini gerekli kılıyor. Bu bağlamda, hukukun üstünlüğünün sağlanması, dolandırıcılık vakalarının minimize edilmesi için oldukça kritik bir önem taşıyor. Bu tarz olayların, yalnızca bireysel mağduriyetleri değil, sektör genelinde büyük zararlar doğurduğu aşikar. Yıldız’ın dilekçe süreci, sektörün geleceği açısından izlenmeye değer bir gelişme olarak öne çıkıyor.