Geleneksel el sanatları, kültürel mirasımızın en değerli parçalarından biridir. Ancak modern yaşamın getirdiği yeniliklerle birlikte, pek çok eski meslek yok olmaya yüz tutuyor. Bu geleneksel mesleklerden biri de ustalık gerektiren zanaatlerdir. Bugünün hikayesi, bu mesleklerin son temsilcilerinden biri olan 80 yaşındaki İsmail Yıldız'a ait. Yıldız, 60 yıldır babasından devraldığı dede yadigarı zanaatı büyük bir tutku ve özveriyle sürdürüyor.
İsmail Yıldız, 60 yıl boyunca ahşap oymacılığı yaparak, bu sanat dalının son ustalarından biri haline geldi. Babası ve dedesi de bu mesleği icra ediyordu ve İsmail, bu geleneği yaşatmanın öneminin bilincinde. Usta Yıldız, "Bu meslek sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı" diyor. Onun için ahşap, hayatının merkezi olmuş. Bütün ağaçların bir ruhu olduğuna inanıyor ve her bir parçada ayrı bir hikaye yaşadığını ifade ediyor.
Yıldız, dede yadigarı mesleğine olan tutkusu sayesinde birçok insanın gözünde bir ilham kaynağı haline geldi. Zaman içinde pek çok öğrenci yetiştiren İsmail Usta, aynı zamanda bu mesleğe olan sevgisini yeni nesle aktarma konusunda da kararlı. "Yetenekli gençler var ama geleneksel sanatlara olan ilginin kaybolduğunu düşünüyorum" diyor. İşin inceliklerini öğrenmek isteyen gençler için atölye çalışmaları düzenliyor ve onları bu sanatın içine çekmeye çalışıyor.
Teknolojinin hızla ilerlemesi ve sanayi ürünlerine yönelme, geleneksel sanatların tehdit altında olmasına sebep oldu. Ancak İsmail Yıldız, bu konuda umutluydu. "Birçok insan, el emeği göz nuru ürünlere talep gösteriyor. Yapılan işlerin hikayesini bilmek, insanların bu ürünlere daha fazla değer vermesini sağlıyor" diyerek, zanaatın sürdürülebilirliği için bir ışık yakıyor. Kendi dükkanında sergilenen ahşap işçilikleri, zanaatın hala var olabileceğinin bir kanıtı olarak duruyor.
Yıldız, dişe dokunur bir çaba ile bu mesleğin gelecek nesillere aktarımını sağlamak için elinden geleni yapıyor. Çalışmalarının sıklıkla sergilendiği sanat fuarları ve etkinlikler sayesinde, sanatına olan ilgiyi artırmayı hedefliyor. Kendisi, "Bir nesil geçerken, belki bir başkası da bu ışığı alıp yola devam edecek" düşüncesindeyken, eğitimlerini de aksatmadan sürdürüyor. Geleneksel sanatların canlanması ve gençlere ilham kaynağı olması için atölye çalışmalarına katılan gençler, İsmail Usta'nın elinden geçerek bu değerli kültür mirasına katkıda bulunuyor.
İsmail Yıldız'ın hikayesi, sadece bir meslek hikayesi değil, aynı zamanda bir tutku ve azim örneği. Zamanla kaybolmaya yüz tutan bir sanat dalını yaşatmak için verdiği mücadele, pek çok kişiye umut olmaktadır. Yıldız, "Bu işin son usta olduğuma inanmıyorum. Yeter ki isteyene, doğru yönlendirme yapacak birisi olsun" diyerek genç neslin önemini vurguladı.
Sonuç olarak, geleneksel sanatlar, kültürel mirasımızı korumanın ve yaşatmanın en güzel yollarından biridir. İsmail Yıldız gibi son ustalar, sadece bir iş yapmıyor, aynı zamanda geçmişimizin mirasını geleceğe taşımak için mücadele veriyor. Bu çabanın karşılığında el emeği ile üretim yapanların değerini anlamamız, onların hayatını sürdürebilmesi için oldukça önemli.
İsmail Yıldız’ın hikayesi, bizlere geleneksel mesleklerin yalnızca birer iş değil, aynı zamanda birer hayat tarzı olduğunu hatırlatıyor. Hemen herkesin yaşamına dokunmuş bu geleneksel sanatlar, bizlere sadece geçmişimizi anlamakla kalmayıp, geleceğimizi de şekillendirebileceğimiz ipuçları sunuyor. Dedenin yadigarı olan bu meslek, onun elinden sonraki nesillere aktarılmayı bekliyor.