Afganistan, geçtiğimiz gece saat 03:00 sularında meydana gelen şiddetli bir depremle uykudan fırladı. Richter ölçeğine göre 7,2 büyüklüğündeki bu yıkıcı sarsıntı, ülkenin özellikle kırsal bölgelerinde büyük can ve mal kaybına yol açtı. Yerel sağlık otoriteleri, şu an itibariyle 2 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini ve sayının artmasının beklendiğini bildirdi. Depremin ardından gelen artçı sarsıntılar, halkı daha da tedirgin etti.
Afganistan'ın farklı bölgelerinde büyük yıkıma neden olan deprem ile ilgili ilk haberler, gece yarısı sosyal medya üzerinden gelmeye başladı. Olay anında birçok insan, uyku halinde iken düşen tavanlar ve yıkılan duvarlar yüzünden hayatını kaybetti. Başta başkent Kabil olmak üzere Pakistan sınırına yakın olan bölgelerde de hissedilen sarsıntının, inşaat standardının düşük olduğu yerlerde büyük yıkımlara yol açması bekleniyor. Resmi kaynaklar, özellikle Paktika, Paktia ve Khost illerinin en fazla etkilenen bölgeler olduğunu belirtmektedir.
Afgan hükümeti, deprem sonrası acil yardım ekipleri oluşturdu. Ancak, özellikle kış mevsiminin yaklaşması ve çoğu bölgede altyapının yetersiz olması, arama kurtarma çalışmalarını oldukça zorlaştırıyor. Yerel halk, gelen yardımların yetersiz olduğunu ve daha fazla uluslararası desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade ediyor. Birçok ailenin evsiz kalması ve temel ihtiyaçlara erişimde zorluk yaşaması, durumu daha da acil hale getiriyor.
Afganistan'daki bu büyük felaket, dünya genelinde büyük bir yankı uyandırdı. Birçok ülke hükümeti, Afgan halkına yardım göndermek için harekete geçti. Birleşmiş Milletler ve diğer insani yardım kuruluşları, acil yardım çabalarına katılmak üzere bölgeye intikal etmeye başladı. Ancak, güvenlik endişeleri ve deprem sırasında ortaya çıkan olağanüstü koşullar, yardımların zamanında ulaşmasını zorlaştırıyor. Uzmanlar, depremden etkilenen bölgelerdeki altyapının hızlı bir şekilde onarılmasının gerekliliğinin altını çizerken, bir yandan da pandeminin etkilerinin sürdüğü bu dönemde halkın hijyen ve sağlık hizmetlerine erişimi konusunda ciddi endişeler olduğunu belirtiyor.
Afganistan'daki afetlerin ağır sonuçları, ülkede zaten var olan yoksulluk ve zayıf altyapıyı daha da derinleştiriyor. Uzmanlar, acil yardımın yanı sıra uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Deprem sonrası çevre ülkelerden gelen destekler, bölgedeki dayanışma bilincini artırmış olsa da, asıl çözümün Afganistan’ın kendi iç politikalarında yattığı belirtiliyor.
Afganistan tarihinin en yıkıcı depremlerinden biri olarak kaydedilen bu felaketin ardından, halkın yaşadığı travmanın yanı sıra fiziksel hasar da büyük boyutlarda. Çoğu bina ya tam anlamıyla yıkılmış ya da ağır hasar görmüş durumda. Çocuklar, yaşlılar ve kadınlar en fazla etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Uzmanlar, psikolojik destek sağlanması gerektiğine de dikkat çekiyor. Çünkü, bu tür bir doğal afetten sonra, özellikle çocukların yaşadığı travmalar uzun süre devam edebilir.
Depremin hemen ardından sosyal medya platformlarında da yardım kampanyaları başlatıldı. Yurt içi ve yurt dışında yaşayan Afgan diasporası, ailelerine yardım ulaştırmak için çaba sarf ediyor. Bunun yanı sıra, dünya genelindeki insan hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, acil yardım konseptleri geliştirerek, depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak adına harekete geçti. Ancak, bu yardımların yerlerine ulaşması için güvenli yolların sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, Afganistan'da meydana gelen bu yıkıcı deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda uluslararası toplumun da dikkatini çeken derin bir insani krizi gözler önüne seriyor. İhtiyaç duyulan yardımların hızlandırılması, halkın yaralarının sarılması ve uzun vadeli çözümler üretilmesi için uluslararası dayanışmanın büyük bir önem taşıdığı açık. Bu tür felaketlerin gelecekte tekrarlanmaması için, yapıların güçlendirilmesi ve ulusal kriz planlarının gözden geçirilmesi kritik bir görev olarak karşımıza çıkıyor.