Türkiye'nin önde gelen jeolog ve sismologlarından biri olan Prof. Dr. Naci Görür, son zamanlarda çevresini sarsan bazı bilimsel yanlış anlamalara ve bilim karşıtı düşüncelere sert bir tepki gösterdi. Bilim dünyasının temelini oluşturan etik değerlerin zedelenmesi ve yanlış bilgilendirmenin yaratacağı sonuçlar üzerine konuşan Görür, "Bunu diyen bilim adamı olamaz!" şeklindeki ifadeleriyle, toplumda yaygınlaşan bilim dışı görüşleri hedef aldı.
1956 yılında İstanbul'da doğan Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, yüksek lisans ve doktora çalışmalarıyla adını duyurmaya başlamıştır. Özellikle Türkiye'nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle, sismik araştırmalar ve yer altı dinamikleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Yıllarca akademik kariyerini sürdüren Görür, üniversitelerde dersler vermekte ve çeşitli uluslararası projelerde görev almaktadır. Onun bu alandaki deneyimi ve bilgisi, halk arasında arttıkça büyüyen bir desibel olarak kabul edilmektedir.
Son dönemde bazı sosyal medya platformlarında yayılan bilim karşıtı söylemler, toplumda büyük bir kafa karışıklığına neden olmaktadır. Bu tür yaklaşımlar, bireylerin bilime ve bilim adamlarına güvenini sarsmakta, aynı zamanda toplumların bilimsel birikimden faydalanmasını engellemektedir. Prof. Dr. Görür, yaptığı açıklamalarda, "Bilim, deney ve gözleme dayalıdır. Bilim adamı olmayanların söylediği kelimeler, yalnızca duyuruların yanlış anlaşılmasına yol açar ve bu da yanlış yönlendirmelere neden olur," ifadelerini kullanarak, bu duruma dikkat çekmiştir. Onun görüşlerine göre, bilimsel gerçekler yerine tartışmaya açılan spekülasyonlar, toplumsal huzursuzluğa ve yanlış algılara yol açmaktadır.
Ayrıca, herhangi bir konuda şahsi görüşünü ifade eden bireylerin, bu ifadelerin bilime dayandığı izlenimi vermemek için dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Görür, toplumun bilimle uyumlu bir şekilde ilerlemesi adına doğru bilgilerin yayılması gerektiğini belirtmiştir. Herkesin fikirlerini söyleme özgürlüğü olduğunu kabul etmekle birlikte, bu özgürlüğün sorumsuzca kullanılmasının tehlikelerine dikkat çekmiştir. "Bilim, herkesin aklındaki soruları mantıklı ve doğrulanabilir yollarla cevaplandırmaya çalışır. Bilimsellikten koparsak, sadece hurafelerle veya asılsız iddialarla yol alırız ve bu, bize sadece zarara verir," şeklinde derin bir analizde bulunmuştur.
Prof. Dr. Naci Görür'ün bu açıklamaları, bilim insanlarının toplumdaki rolünü bir kez daha gözler önüne sererken, halkın bilime olan güvenini yeniden artırma çağrısı olarak da algılanmaktadır. Bilimin doğru, tarafsız ve şeffaf bir şekilde halkla buluşması gerektiğini savunan Görür, bu alanda yapılacak eğitim çalışmalarının önemini vurgulamaktadır. Depremler veya çevresel değişiklikler gibi konularda bilgi sahibi olmanın bir vatandaşlık görevi olduğunu belirten bilim adamı, bilincin artırılması adına toplumun daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğini de ifade etmiştir.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Naci Görür'ün açıklamaları, Türkiye'deki bilimsel tartışmalara ışık tutmakta ve bilim insanlarına duyulan güveni artırma amacı taşımaktadır. Bilimsel bilgilere dayalı kararlar almanın önemi her zamankinden daha fazla hissedilmektedir. "Bilim, her zaman doğruyu söyler, eğer doğru sorular sorulursa," diyen Naci Görür'ün görüşleri, bilimin sadece akademik çevrelerle sınırlı kalmayarak, toplumun her kesimine ulaşması gerektiğinin altını çizmektedir. Bu tür yanlış bilgilendirmenin önüne geçmek ve toplumda bilimsel anlayışı yaymak adına, herkesin üzerine düşen sorumluluklar bulunmaktadır. Bilim, insanlığın ortak mirasıdır ve bu mirasa sahip çıkmak, geleceğimiz için zorunludur.